Tuesday, December 09, 2008

birden

bu aralar izlediğim bir dizinin bir sahnesinin sonucunda birden aklımdan geçti: çirkin ördek yavrusu sevdiğinin peşinden gider sürekli, sevdiği arada bir dönüp baksa da göremez ondaki güzelliği ve sonra rolleri değişirler çirkin ördek yavrusu sevilene dönüşür fakat çirkin ördek yavrusunun içi el vermez sevdiğinin çirkin ördek yavrusuna dönüşmesine ....
misa

Friday, November 21, 2008

doktor maceraları

neredeyse bir ay kadar önce bir salı günü başladı doktor maceram önce dizimde sorun var diye ortopediden randevu aldım ve gittim hastaneye doktor mr istedi tamam dedik çıktık bunun yanında boğazlarımda ağrıyordu annemin teklifi ile hazır gelmişken kulak burun boğazada gittim oda bana bir kullanılacak ilaçlar listesi verdi ve yolladı beni
bir hafta sonraki salı günü mr'ımı almış ve ilaçlarımı kullanmış bir şekilde gittim doktorlara yine önce ortopedici dizinde kasların kemiğe bağlandığı bütün noktalarda ödem olmuş çok yormuşsun bacağını tabi bunda kilonunda etkisi yok değil diyetisyene gidiyormuşsun devam et gitmeye ve bundan sonra dizini hiç kırma sürekli uzat dinlendir dedi bir ilaç birde buz ile tedavi verdi yolladı beni kulak burun boğazcıya, bütün ilaçları aksatmadan içtiğim halde iyileşmemiş hatta daha kötü hasta olmuştum yine bir posta ilaç daha verdi doktor yolladı beni bankoya çıkınca haftaya salı için hem kulak burun boğazdan hemde diyetisyenden üç hafta sonra içinde ortopediye randevumu aldım ve çıktım hastaneden
bir hafta sonra kulak burun boğaza gittim son ilaç tedavisi sonunda iyileştim çok şükür ama müzmin sinüzitim yine azarsa doktor gel tedaviye başlarız dedi ordan çıktım diyetisyene gittim bana çok güzel (!) şeyler söyledi hem okulda hemde evde uymam için iki ayrı liste verdi çıktım
hastaneden
iki hafta sonra salı gününe ortopedide randevum vardı ve ben pazartesi günü hava güzel diye motorun (kabataş-üsküdar) üst katında oturdum üsküdara gelipta inerken merdivenlerde ayağım kaydı ve düştüm şimdi bütün bunların yanında acıyan bir arka tampona sahibim :D salı günü doktora gittiğimde düştüm deyince direkt şimdi sen hasta dizini vurmuşsundur dedi :) vurmadım öyle ama çok şükür ama doktor üç hafta sonunda geçmedi sen yine yerinde durmuyorsundur dedi geçmediğine göre dizine kortizonlu iğne yapacaz dedi bende inşallah araba kullanmaya başlayacam araba otomatik sol dizimi hiç kullanmayacam dedim o zaman bir üç hafta daha bekleyelim geçmezse yaparız dedi böylece üç haftalığına da iğneden kurtulmuş oldum ve araba kullanmaya başladım çok şükür rabbim bana her daim çok iyi ve kazasız belasız kullanmayı nasip eder inşallah
uzun lafın kısası hani derler ya elini versen kolunu alamazsın bu aralar doktorlarda alamıyorum kolumu
sağlık sorunlarımı anlatırken upuzun bir yazı olmuş biraz içimi döktüm resmen bu yazıda eğer okuduysanız çok teşekkür ederim
iyi gecelerrrrr

Monday, November 17, 2008

anlık

belalı bir demiryolu ödeviyle alakalı arkadaşlardan internet üzerinden bilgi almaya çalışırken her zamanki gibi bir yandan müzik açayım dedim ve müzik dosyalarımı düzünlediğim için direkt soner arıcadan girdim olaya ve deniz gözlüm girdi listemin en başına uzun süreden beridir de ilk defa evde tek başına kalmış olmanın vermiş olduğu boşlukla 4 sene önce nasıl dokunduysa aynen öyle dokundu yine ve neden bazı insanlara karşı zaafım olduğunu yeniden anlamış oldum kimselere açıklayıp derdimi anlatamasam da

Saturday, November 15, 2008

kızgınım

normalde neredeyse her hafta sonu istanbula gelen ve buluştuğum arkadaşım, en son iki hafta önce geldiğin istanbula bu hafta sınavların olduğunu azıcık mantık yürütsen anlayabileceğin halde ve iki hafta sonra ancak görüşebileceğimizi bildiğin halde bir önceki hafta keyfinden gelmediğin için, işin çıkması sonucu geldiğin gün hazır gelmişken buluşalım dediğin için, doktora gitmem gerektiği ve sınavların var diye seninle buluşmadığımdan dolayı çıkıştığın için, en son giderken de olmadı bu iş buluşabilirdik senin yüzünden buluşamadık dediğin için sana çok kızgınım
sana bunu söyleyemiyorum burayı okumayacağını da biliyorum sadece içimi dökmek istedim
okuyan herkese katlandığı için tesekkür
iyi geceler

Sunday, November 09, 2008

biraz salak biraz aptal

bütün bir gün boyunca kafam tam anlamıyla boşken geceleri çıkıp gelerek uykumu kaçırmayı becerebilen bütün düşüncelerime selam olsun

en çok beğendiğim özelliklerim, neredeyse hiçbir konuda kötü düşünmeme ve karşımdaki insanları kırmamak için bin takla atma ne kadar hala büyük bir süratle devam etsede artık bu özelliklerimden pek hoşlandığımı söyleyemem çünkü bunlardan dolayı artık kendimi biraz aptal biraz salak ve en çoğuda saf olarak hissediyorum ve inanıyorum ki dışarıdanda öyle görünüyorum ve hayatım boyunca acımadığım kadar acıyorum kendime

bu acımayı uzun süredir hissediyordum ama inanmamaya çalışıyordum fakat cuma günü akşamın erken saatlerinde bundan emin oldum hatta bir anda kendime seni aptal hakkaten salaksın sen ya derken yakaladım acınası


ve uzun süre üstüne bugun yine parmaklarımın ısırmaktan morardığını gördüm hatta bir an ne oldu acaba parmaklarıma derken yakaladım kendimi o kadar olmuş yani yazık


bu iç karartıcı halimin en kötü yanlarından biri de sürekli gülerken bir anda suratımın düşmesi mutluluğumu bile tam yaşayamıyorum bi yerlerden gelip buluyor beni aslında biraz düşününce hiç gitmiyor ki çok seviyor beni meret her gece gelebildiğine göre

neyse bu kadar dert yanmak yeter çok uzun süredir tekrarladığım gibi demekki böyle olacakmış geçecek hepsi inşallah diyorum ve kapatıyorum


ama siz beni hep mutlu olarak bilin ve bana gülmediğim zaman sorun ne oldu diye çünkü gülerek atlatacağım bu zamanlarımı rabbimin izniyle inşallah

iyi geceler

Friday, October 17, 2008

şu sıralar

insan okullu olunca hayatı okula göre programlanıyomuş daha doğrusu öyle olması gerekiyormuş ve ben bunu üniversitedeki tam dördüncü senemde anladım şaka gibi değil mi neyse şu sıralar beni avutan tek cümleyi söylüyorum ve olayı kapatıyorum = demekki böyle olacakmış

şu sıralar beni en çok etkileyen dizilerden birini izlerken yine şu sıralar beni en çok etkileyen şarkılardan birini dinliyordum normalde hiçbir zaman insanların benim yaptıklarımı yapmasını istemem ve bende genelde insanların yaptıklarını yapmamaya çalışırım ama bunarı paylaşmalıyım diye düşündüm

aşağıda okuyacağınız biri şarkı biri de dizi olmak üzere iki şey şu sıralar şiddetle tavsiye edilir

ertuğ - yola devam
söz ve müziği kendisine ait en başı beni benden almaya yetiyor
yıkıldığın her an yok olmadığına şükret

side order of life
çok sıcak ve etkileyebilen nadir dizilerden
en yakın arkadaşının kanser olduğunu öğrendikten sonra hayata farklı gözle bakmaya başlayan bir gazetecinin değişimine tanık oluyoruz

bir anda içimden gelerek yazılmış olan bir yazıdır umarım tavsiye ettiklerimi beğenirsiniz
iyi denemeler

Monday, June 16, 2008

bir kalp kırıldığında

tek kelime ile: HARİKA

Şebnem Ferah - Bir Kalp Kırıldığında

Bir oyun oynayalım mı
Herkes açsın kalbini
Oyun oynayalım mı

Bir oyun oynayalım mı
Herkes söylesin adını
Oyun oynayalım mı

Her kalp bir büyük dünya
Ve bir kalp kırıldığında
Hayata dair ne varsa
Üzerinde o dünyanın başlar yok olmaya

Bir kalp kırıldığında
Denizler kurur toprak küser
Denge kalmaz o dünyada
Her kalp kırıldığında
Bir yerlerde yolculuk başlar
Mavi renkten siyahlığa
Her bir kalp kırıldığında

Bir oyun oynayalım mı
Çocuklar gibi beraber
Oyun oynayalım mı

Bir oyun oynayalım mı
Kırmayalım birbirimizi
Oyun oynayalım mı

Her kalp ayrı bir dünya
Ve bir parça kristal aynı zamanda
Bir de bilmeyerek değil ama bilerek kırılmışsa
Artık acı da duymaz başlar yok olmaya

Bir kalp kırıldığında
Denizler kurur toprak küser
Denge kalmaz o dünyada
Her kalp kırıldığında
Yolculuk başlar
Mavi renkten siyahlığa karanlığa
Her bir kalp kırıldığında

Bir kalp kırıldığında
Denizler kurur toprak küser
Denge kalmaz o dünyada
Her kalp kırıldığında
Yolculuk başlar
Mavi renkten siyahlığa karanlığa

Bir kalp kırıldığında
Denizler kurur toprak küser
Denge kalmaz o dünyada
Her kalp kırıldığında
Yolculuk başlar
Mavi renkten siyahlığa karanlığa
Her bir kalp kırıldığında

Saturday, May 03, 2008

beş ayyyyy woooowwww :)

uzun süredir bloguma bakmıyodum bile arkadasımın blogunda dolaşırken kendi bloguma bir tıklayayım en son ne zaman yazmışım dedim ve şok oldummm neredeyse beş ay olmuşşşş :):)
ama bu dönem normal çünkü hem okuluma gidiyorum hem gezmelerimi yapıyorum sinemalarıma gidiyorum hiç vakit olmuyo hatta iki gün önce artık hiçbir dizi izlemediğimi fark ettim ki bu benim için büyük bir gelişme :)
ama en kötü olan bugunden sonra benim sınavlarım hiç bitmiyo haftaya iki gün günde iki tane olmak üzere her gün sınavım var ondan sonra bir hafta okul sonra iki hafta finaller ama ben çalışıyo muyum hayırrrr :) ama benim normalime göre çok bile çalışıyorum ya neyse :)
finallerden sonra üç hafta davutpaşada ölçme stajım var yani çok yoğunum çokkk :)
ama en sinir olduğum şey sinemada ne kadar aptal saptal film varsa o ara sınavlarım olmuyo ve gidip onları izliyorum ama ne zaman sınavlarım başlıyo işte o zaman benim beklediğim gitmek istediğim filmler geliyo böyyyle güzel bir durum işte :)
şimdi gidip biraz ev kızı olalım bakalım misafirler geliyomuş :)
neyse dualarınızda unutmayın beni :) kendinize iyi bakınnn
eyvallah